İKLİM KRİZİ YAZI DİZİSİ " İklim Krizi Nedir? "
İklim krizi, dünya genelinde insan faaliyetlerinden kaynaklanan (insan çağından beri) küresel ısınma, iklim değişikliğine yol açmaktadır. iklim değişikliklerinin hızlanması ve bu değişikliklerin gezegen üzerindeki olumsuz etkileriyle karakterize edilen bi
HATİCE GÜLCAN YÜKSEL
hgyuksel1974@gmail.com -
Sanayi devriminden bu yana fosil yakıtların yoğun kullanımı, ormansızlaşma ve çeşitli endüstriyel faaliyetler, atmosferdeki sera gazı yoğunlaşması önemli ölçüde artırmıştır. Bu gazlar, gezegenin doğal sera etkisini güçlendirerek, yeryüzünün ortalama sıcaklıklarının artmasına yol açmaktadır.
İklim krizinin başlıca belirtileri arasında, küresel ısınma, deniz seviyelerinin yükselmesi, aşırı hava olaylarının (kasırgalar, kuraklıklar, sel baskınları vb.) sıklık ve şiddetinde artış, buzulların ve kutup buzullarının erimesi, okyanusların asitlenmesi ve ekosistemlerin bozulması yer almaktadır. Bu değişiklikler, tarım, su kaynakları, sağlık ve biyoçeşitlilik üzerinde ciddi etkiler yaratmakta, milyonlarca insanı doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir.
Örneğin, artan sıcaklıklar tarımsal verimliliği düşürmekte, su kaynaklarını azaltmakta ve bazı bölgelerde kuraklığa neden olmaktadır. Buzulların erimesi deniz seviyelerinin yükselmesi, kıyı bölgelerinde yaşayan toplulukları tehdit etmekte ve tuzlu suyun içme suyu kaynaklarına karışmasına neden olmaktadır. Aşırı hava olayları, altyapıya zarar vermekte, can ve mal kayıplarına yol açmaktadır. Ayrıca, iklim değişiklikleri, hayvan ve bitki türlerinin yaşam alanlarını değiştirmekte ve biyolojik çeşitliliği tehdit etmektedir. Orman yangınlarının artmasına, yağış, sel, fırtına gibi yıkıcı hava koşullarının daha sık görülmesine, deniz ve karasal ekosistemlerdeki canlıların yok olmasına ve bu canlıların yeni alanlara göç etmesiyle ekosistem dengesizliklerine neden olmaktadır
İklim krizini hafifletmek ve adaptasyon sağlamak için küresel ölçekte acil önlemler alınması gerekmektedir. Sera gazı emisyonlarının azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, enerji verimliliğinin artırılması ve sürdürülebilir tarım uygulamaları bu önlemler arasında yer almaktadır. Ayrıca, uluslararası işbirliği ve politika değişiklikleri, iklim krizinin etkilerini yönetmek ve gelecekteki riskleri azaltmak için kritik öneme sahiptir.
Olumsuz etkiler ve acil çözüm gerekliliği nedeniyle, bu durum artık"iklim krizi" olarak tanımlanmaktadır.
İKLİM KRİZİNDE BİLMEMİZ GEREKEN 7 KELİME
1 İklim Anlaşması
"Paris Anlaşması" olarakta bilinen iklim anlaşması, 12 Aralık 2015'te Fransız başkenti Paris'te düzenlenen 21. Birleşmiş Milletler iklim Değişikliği Konferansı (COP21) kapsamında kabul edilen, dünya genelindeki ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele etmek için bir araya geldiği uluslararası bir anlaşmadır.
Amacı sanayi devriminden önceki döneme kıyasla küresel sıcaklık artışının 2 C'yi geçmeyecek şekilde, mümkünse 1.5°C seviyelerinde tutulmasıdır.
Kyoto Protokolünün 2020'de sona ermesinin ardından iklim değişikliğiyle ilgili küresel yönetim çerçevesini oluşturmayı amaçlamaktadır ve daha kapsayıcı bir yaklaşım benimseyerek, tüm ülkeleri dahil eden çerçeve oluşturmuştur
2 İklim Aktivisti
İklim değişikliği ile mücadele için aktif olarak çalışan, çevreyi korumak ve toplumsal değişim yaratmaya yönelik eylemler düzenleyen kişilerdir.
iklim aktivistleri, genellikle daha toplum tabanlı, genellikle protestolar kampanyalar, sosyal medya kanalları imza toplama eylemleri gibi çeşitli yöntemlerle politikaları değiştirmeyi, farkındalık yaratmayı ve insanları iklim krizi hakkında harekete geçmeye teşvik etmeyi hedefler.
Bu kişiler, iklim adaleti, sifir gaz salınımı yenilenebilir enerji ve doğayı koruma gibi konularda daha sürdürülebilir bir gelecek için kamuoyu oluşturur
3 İklim Inkarcısı
İklim inkarcısı (veya iklim değişikliği inkarcısı), iklim degişikliği gerçeğini reddeden, inanmayan ya da onun insanlar üzerindeki etkilerini küçümseyen kişi veya gruplara verilen bir terimdir.
İklim inkarcıları, genellikle bilimsel görüş birliğinin aksine, mevcut küresel ısInmanın doğal bir süreç olduğunu, insan faaliyetleri ve sanayi devrimi ile ilgili olmadığını veya bilimsel kanıtların yetersiz olduğunu savunurlar
Ancak, bilimsel veriler ve araştırmalar, iklim değişikliğinin büyük ölçüde insan faaliyetlerinden kaynaklandığını ve bunun dünya ekosistemlerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmaya başladığını açıkça göstermektedir.
4 İklim Kopuk
iklim kopuk bireyler, iklim değişikliği ve çevre sorunlarına duyarsız veya ilgisiz kalan, bu konularda bilgi eksikliği ya da farkındalık yoksunluğu yaşayan kişiler için kullanılan bir tabirdir.
Bu kişiler, iklim değişikliğinin etkilerini görmezden gelebilir, bu konuda harekete geçmenin önemini kavrayamayabilir veya atacakları adımların iklim krizi ile mücadelede pozitif etki yaratmayacağını düşünürler.
iklimle ilgili değişikliklere ve sorunlara karşı bir kopukluk veya uzaklık hissi taşırlar ve aksiyon almazlar
5 İklim Elçisi
İklim Elçileri, genellikle tanımış bir kişi veya kamu figürü, bir hükümet, uluslararası kuruluş veya sivil toplum örgütü tarafından iklim değişikliği konusunda farkındalık yaratmak ve destek sağlamak amacıyla atanan bir temsilcidir.
İklim elçisi, resmi bir rol üstlenir ve görevleri çoğunlukla daha diplomatik bir düzeyde olur. Bu kişiler, iklim değişikliği konusundaki mesajları geniş kitlelere ulaştırmak, politika yapıcılarla iletişim kurmak ve genellikle uluslararası platformlarda seslerini duyurmak için çalışırlar.
Örnek olarak Birleşmiş Milletler İklim Değişilkliği Elçileri verileblir.
6 İklim Göçmeni
İklim göçmenleri, iklim değişikliği sebepli çevresel felaketler (kuraklık, sel, firtına, deniz seviyesi yükselmesi gibi) nedeniyle yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalan kişilerdir.
Bu kişiler, genellikle güvenli bir yaşam için başka bölgelere veya ülkelere göç ederler. Küresel çapta iklim değişikliği nedeniyle yerinden edilen insanların sayısı hızla artmaktadır.
Birleşmiş Milletler, 2050'ye kadar iklim değişikliği nedeniyle 150 milyon kadar iklim göçmeni olabileceğini öngörmektedir.
En fazla iklim göçü, yoksul ve gelişmekte olan ülkelerden, gelişmiş ülkelere (özellikle Kuzey Amerika, Avrupa, Avustralya) ve daha güvenli iç bölgelere doğru gerçekleşmektedir.
7 İklim Adaleti
İklim adaleti, iklim değişikliğinin etkilerinin eşit dağılmadığını, zengin şehirlerin ve gelişmiş ülkelerin daha fazla sera gazı saldığı halde, iklim değişikliğinin en büyük etkilerinin genellikle daha az gelişmiş ve yoksul ülkelerde görüldüğünü savunur.
Sanayileşmiş zengin ülkeler daha fazla gazsalınımı yapmış olmalarına rağmen, daha güçlü altyapıları ve uyum sağlama kapasiteleri nedeniyle iklim değişikliğinin etkilerini gelişmiş ülkeler kadar şiddetli bir şekilde hissetmemektedirler.
Bu yaklaşım, iklim değişikliğiyle mücadelede, gelişmiş ülkelerin sorumluluklarını kabul edip, daha fazla destek sağlaması gerektiğini ve en fazla etkilenen toplulukların korunması için adil çözümler üretilmesi gerektiğini vurgular
Dünya nüfusunun yaklaşık %10'u, yani gelişmiş ülkeler ve büyük sanayileşmiş bölgeler, küresel sera gazı salınımlarının yaklaşık %50-60'1n1 sorumlu tutmaktadır Bu ülkeler, yüksek endüstriyel üretim, fosil yakıt kullanımı ve yoğun enerji tüketimi nedeniyle büyük bir paya sahiptir.
Ancak dünyanın en yoksul ve savunmasız %10-20'lik kesimi, genellikle daha fazla zarar görmektedir.
Bu gruptaki ülkeler, iklim değişikliğine karşı daha az uyum sağlama kapasitesine sahip olup, daha sık ve şiddetli hava olaylarına (sel, kuraklık, fırtınalar, sıcak hava dalgaları) maruz kalmakta ve tarım, su kaynakları sağlık gibi temel yaşam alanlarında ciddi etkiler yaşamaktadırlar.
Örneğin, Pasifik adaları, Sahra Altı Afrika ve bazı Asya ülkeleri, iklim krizinden en çok etkilenen bölgelerdir