ÇİGAN MÜZİĞİ
Çigan; çingene müziğinden doğan bir türün adıdır. TZİGANE, GİPSY, gibi terimler de eşdeğer anlama gelir. Bu terimlerden türeyen ZİGEUNER çingene, ZİGARESCA (İT), ZİGEUNERLİED(AL), ZİNGARA ALLA (İT), çingene müziği adını alırlar.
Sonat Seyhan
- 05520688085
Form bakımından; küçük ve büyük şarkı formunu taşırlar. İcra edilecek bir Çigan eseri önce bir Romansla başlar. Bu romanslar bazı kez serbest üslupta ve bazen de usullü olarak ağır ve geniş bir tempoda icra edilir ve buna bağlı olarak hemen arkasına hızlı tempoda CZARDES denilen bölüm eklenir ve bunun çeşitli varyosyanları yapılır (doğaçtan) ve böylece bir eser son erer.
Orkestra olarak; 1. Keman, 2. Keman, akordeon, klarnet, kontrbas, piyano ve orkestranın özelliğini üzerinde taşıyan bir de en önemli CYMBALUM-CEMBALO-ZİMBALON’dur ki Macar Çigan müziğinin Santurudur, iki hafif tokmakla çalınır, telleri madenidir. Birde CİTEARA denilen çalgı vardır, lir yada arp gibi telleri çekimle çalınır.bu çalgıya Rus’lar CİTRA, Romen’ler ZİTEARA, Alman’lar ZİHTER, Sırp’lar CİNEARA demektedirler.
Çigan müziği, çingene (konar-göçer) toplumlarına özgü bir müzik türüdür. İlk bakışta Macar folklorundan gelişmiş hareketli bir müzik türü olduğu akla gelmesine karşın, Romanya, Rusya, İspanya, Yugoslavya gibi ülkelerde de benzer müziğe rastlanmaktadır. Aslında bu müziğin ana kaynağı olan çingeneler, tarih bilginlerinin en son yaptıkları araştırmalara göre anavatanlarının Hindistan olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır. Buna karşın bu toplumlar, hangi yüzyılda ilk yurtlarından ayrıldıkları kesin olarak bilinmemektedir. Ancak Batıya doğru iki koldan göç ettikleri saptanmış olup, bunlardan bir bölüğü Kafkasya’dan Güney Anadolu’ya indiği, diğer bölüğünün ise yollarına devam edip Orta ve Batı Avrupa’ya, Kuzey Rusya’ya yayıldığı anlaşılmaktadır. Güney Anadolu’ya varan çingenelerin bir bölüğü daha sonraki yüzyıllarda Suriye, Filistin, Mısır ve Kuzey Afrika’ya buradan da İspanya’ya geçtikleri sanılmaktadır. Oradan da başka ülkelere doğru küçük guruplar halinde dağıldığı zamanımızda herkesçe bilinmektedir. Sonuç olarak bu toplumlar herhangi kente, kasabaya ya da bir köye geldiklerinde o yerin dışında sınır toplumları halinde çadırlarda yaşarlar.
Çingeneler doğuştan müziğe yeteneklidirler. Çoğu, genellikle Macaristan’da bulunan ve Çigan diye isimlendirilenler; usta birer kemancı ve melodi yaratıcısıdırlar. Karakteristik Çigan müziği bütün dünyada tanınmaktadır. Öyle ki; Macar halk müziği bile çingenelerin yardımıyla ün kazanmıştır.
Artık bu müzik türü, genellikle, günümüzde ilkellikten çıkmış, uluslar arası teknikte icra edilmeye başlanmış, orkestralar kurulmuş, ve bu türde ayrıca ünlü eserler bestelenmiştir.
Özellikle Macaristan’da ikişer konservatuar bitiren Lakatoş SANDOR ve ailesi, ayrıca Bela BABAİ gibi keman virtiozları orkestralar kurarak kasetler ve CDlerle memleketinin müziğini yüksek bir teknikte icra etmişler ve evrensel düzeye çıkarmışlardır.
Romanya’da DİNUCU adlı büyük keman sanatçısı, kendine özgü eşsiz icrasıyla memleketinin Çigan müziğini tanıtmada baş rolü oynamıştır. Özellikle Hora Staccato, Tarla Kuşu (Doyna) adlı eserleri tüm dünyada tanınmakta ve icra edilmektedir. Dinicu’nun yaptığı bu hizmetten dolayı çok köye ve kente anıtı dikilmiştir.
Bizde ise, önceleri yabancı Çigan orkestraları yurdumuza gelerek bu müziğin sevilmesine ve tanınmasına aracı olmuşlar. Bunlar arasında Macar uyruklu keman virtüözü Darvaş, en kayda değer sanatçıdır. Uzun yıllar İstanbul’da salonlarda bu müziği icra ederek sevdirmiş ve kendi gibi sanatçılar yetiştirmiştir. Bunlar arasında Vural DOĞU, Turan TUNA, Özcan SEYHAN ilk akla gelen isimlerdir.