08 Aralık 2025 - Pazartesi

Normların Kırıldığı Yerde Umut Filizlenir

...

Yazar - HATİCE GÜLCAN YÜKSEL
Okuma Süresi: 4 dk.
HATİCE GÜLCAN YÜKSEL

HATİCE GÜLCAN YÜKSEL

hgyuksel1974@gmail.com -
Google News

 

Türkiye’de günün birinde sokaktaki insanların davranışlarını izleyerek toplumun nabzını tutmak mümkündür. Son yıllarda bu nabız hem hızlanıyor hem de ritim değiştiriyor. Toplumsal normlar—yani bizi biz yapan o görünmez kurallar—sessiz bir dönüşümün içinde. Fakat bu sessizlik, değişimin etkisini azaltmıyor; tam tersine, çarpıcı bir gerçeği daha belirgin kılıyor: Türkiye, alışkanlıklarıyla geleceği arasında sıkışmış bir toplum görüntüsü veriyor.

Bugünlerde en çok dikkatimi çeken, “nezaket normları”ndaki belirgin erozyon. Trafikte sabır azaldı, sokakta öfke görünür hale geldi, insan ilişkileri daha gergin bir çizgiye oturdu. Büyüklerin deyimiyle, “eski saygı” yok. Evet, haklılar; bazı davranışlarımız inceliklerini kaybetti. Hatta kamusal alanda birbirimizi anlamaya yönelik gayret bile zaman zaman eksiliyor. Birbirinin yüzüne bakmadan yaşayan insanlar topluluğuna dönüşme tehlikesi hiç de uzak değil.

Ama aynı anda, bambaşka bir tablo daha var: Hak temelli farkındalık hiç olmadığı kadar yüksek. Kadınlar, çocuklar, hayvanlar, çevre… Konu ne olursa olsun toplumsal duyarlılık artıyor. Bir zamanlar “normal” görülen ayrımcı tavırlar, artık ciddi bir toplumsal tepkiyle karşılanıyor. Gençler, dijital dünyayı sadece eğlence değil adalet arayışının alanı olarak kullanıyor. İşte bu, umudun ta kendisi.

Yine de normlardaki kırılma sadece nezaket düzeyinde değil; aile yapısından çalışma hayatına kadar her noktada hissediliyor. Aile hâlâ toplumun temeli, evet, fakat birçok değer artık tartışmalı bir zemine taşınmış durumda. Bir yanda hâlâ kadından ev içi roller bekleniyor, diğer yanda genç kadınlar kendilerine biçilen kalıpları reddediyor. Erkekler de üzerlerine yüklenen “güçlü, suskun, duygusuz” normlarını sorgulamaya başlıyor. Bu çatışmaların zaman zaman gürültüsü artsa da, uzun vadede bu gürültünün içinde yeni bir eşitlik kültürünün mayalandığını görüyorum.

Peki dijital kültür? Evet, iletişimi hızlandırdı ama yüz yüze ilişkileri inceltti. Mahremiyeti yeniden tanımladı ama görünürlülüğü çoğalttı. Bir anlamda hayatı kolaylaştırırken normları karmaşıklaştırdı. Ancak gençlerin dijital alandaki dayanışma örüntüleri bana umut veriyor; haksızlığa karşı saniyeler içinde örgütlenen bir kuşak büyüyor. Belki de bu toprakların en çok ihtiyaç duyduğu şey tam da bu cesaret.

Yine de eleştirel bir yüzleşme kaçınılmaz: Toplumsal normlarımızın bir kısmı bugünün hayatına artık dar geliyor. Bazıları ise değişime direniyor. Bazılarının ise tamamen silinmesi gerekiyor. Çünkü “norm” dediğimiz şey kutsal bir kanun değil; toplumun yaşam biçimine göre yeniden şekillenen bir organizma. Ne yazık ki biz çoğu zaman değişimin ruhunu kavramakta gecikiyoruz. Eskiye tutunma isteğimiz ile yeniyi anlamlandırma çabamız arasında gidip geliyoruz.

Ama bütün bu sisli manzaranın içinde bir şey var ki beni her zaman umutlu kılıyor: Bu ülke, her kriz döneminde kendini yeniden kurabilen bir toplum yapısına sahip. Bugün normlar çatışıyor olabilir, hatta yer yer kırılıyor olabilir; ama her kırık, yeni bir başlangıcın yeridir. Toplumlar normlarını yenilerken sancı çeker—bizimki de çekiyor. Fakat bu sancı, daha adil, daha eşitlikçi, daha duyarlı bir toplumsal düzenin habercisi olabilir.

Sonuç olarak, Türkiye'nin normları bugün bir sınavdan geçiyor. Zorluklar büyük, kırılmalar belirgin. Ama unutmayalım: Değişimin en karanlık anı, yeni bir kültürün doğumuna en yakın olduğumuz andır. Eğer bu dönüşümü anlamayı, konuşmayı ve birlikte şekillendirmeyi başarabilirsek, belki de yarının normları bugünkünden çok daha umut verici olacak.

Ve belki de en önemlisi: Toplumsal normların geleceği, sadece toplumun değil, her birimizin küçük seçimlerinde saklı.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.