TÜRKMEN KÜLTÜRÜ'NDE MÜZİĞİN YERİ
Türkmen ezgileri estetik, üslup ve ifade bakımından kültürümüzde yer etmiş en zengin halk edebiyatı ürünlerimizdendir. Bu ezgiler, yurt ve ulusla ilgili tarihsel olayları efsaneleştirirken halk kahramanlarının ulusun zihnine yerleşmesinde önemli bir role
Sonat Seyhan
- 05520688085Dünyanın çeşitli coğrafyalarında, etki bırakmış kahramanlar her devirde halk müziğinin konusu içinde yer alır. Bu kültürün ana kaynağı Orta Asya’dır. Asya’dan Anadolu’ya farklı din kuşaklarında yaşayan Türkmenlerde doğa ve hayvan sevgisi yer etmiş; ancak, bu sevginin “totemizm” ve “natürizm” kültürü ile hiçbir devirde ilgisi olmamıştır. Halk ezgilerinin, hikâyelerinin, masallarının ve efsanelerinin esin kaynağı çoğunlukla doğa ve hayvan sevgisidir. Eski Türk dini de görünüşte “natüralist”, gerçekte “sembolist” bir din olmuştur. Hayvan üzerine yapılmış destanlarda Türkmen ezgileri büyük bir yer tutmuştur.
Türkmen ezgileri, estetik, üslup ve ifade bakımından çok zengin bir niteliğe sahiptir. Öyle ki; yaşam süreci içinde geçen en yalın, en değersiz konulardan tutun da, enyükseklerine, yurt ve ulusla ilgili tarihsel ve toplum sal olaylara, efsaneleşmiş halk kahramanlarına kadar her şey onun ifade alanına girer. Örneğin; çeşitli konular üzerine söylenmiş destanlar, Köroğlu, Genç Osman, Gazi Osman Paşa, Yörük Ali Efe gibi kahramanlar, Estergon, Budin, Belgrat, Cezayir, Selanik gibi kaybedilmiş memleketler, savaşlar, aşiretkavgaları, isyan olayları, ölüm olayları, Kara Yusuf,Alay Beyi gibi Rumeli Halk Kahramanları, Sarı Zeybek, Gerali, İslamoğlu, Çakırcalı, Sepetçioğlu,Koca Arap, Temur Ağa gibi halk üzerinde etki bırakmış kahramanlar, halk müziğinin konuları içinegirer. Bunlardan ayrı ninniler, zanaat ezgileri, esnaftürküleri, denizci havaları... gibi daha nice anonimkonular halk müziğimizin kadrosunu doldurup taşırır. Bu bakımdan Anadolu’muz gerçek toplumsalbir fonksiyona sahip bulunmaktadır. Bu ezgiler,halk yaşamının, halk ruhunun gerçekten tam ve eniçten ifadesidir.Buraya kadar açıklamaya çalıştığımız bu büyük kültür olayının ana kaynağı nereden geliyor? İşte burada soruya yanıt vermemiz gerekiyorsa, Orta Asya kaynaklarına kadar inmemiz gerekir.Türkler Orta Asya’dan Anadolu>ya gelinceye kadar çeşitli din devreleri geçirmiş ve bununla birlikte yaşamları boyunca doğa ve hayvan sevgisi önemli rol oynamıştır. Bu nedenle eski Türklerde bu yaşantının «TOTEMİZM» ve «NATÜRİZM» kültürü ile ilgisi vardır. Esasen eski Türk dini görünüşte “NATURİST” gerçekte “SEMBOLİST” bir dindi. Totemizm devrinde hayvanlar, natürizmde de doğa sal olaylar sembolleri meydana getirmiştir. Nitekim Göktürklerde ve Uygurlarda esas totem «KURT» idi. Oğuz efsanelerindeki örgütte Bozoklar>da Gök Han’ın totemi “ŞAHİN = DOGAN”. Ayhan’ınki, “KARTAL”, Yıldız Han’ınki de «TAVŞAN» idi. Her biri kendi totemini kutsal sayar, ona ok atmaz onu öldürmezdi.Bugünkü ay takvimi o devirde sırayla: « FARE - ÖKÜZ - PARS - TAVŞAN - EJDERHA (TİM¬SAH) - ile belirleniyordu. Nitekim bir insanın doğumu bu hayvanlardan hangisine rastlarsa o hayvan o insanın totemi olurdu. Sonraları birçok kabileler (boylar) hayvan isimleriyle de anıldı. Hatta bugün bile Anadolu’nun birçok Türkmen oymakları (Aşiretler) hayvan isimleri taşırlar. Örneğin; Tekeler, Akkoyunlular, Sarı Keçililer, Kara Koyunlular. Boz-doğanlar gibi halen aşiretlerde bazı aylar önceden olduğu gibi hayvan ismi taşırlar. Örneğin; Oğlak, ayı ve Elbeyli’nin pirine de (Boz geyikli) denmektedir. Hayvanlar üzerine yapılmış Bülbül, Fare, öküz destanları ve At, Kırat, Ala geyik, Keklik, Turna, Koyun, Güvercin, Yeşil kurbağalar... Türkmen ezgilerimizde geniş yer alır.Halk hikâyelerimizde ve masallarımızda Alageyik, Kurtla Koyun, Kaplan, Kedi masalları çoktur. Atasözlerimizde de «Atın dik başlısı, yiğidin ağır başlısı», Öküzün inek başlısı, güzelin uzun saçlısı», «Deve sunadır, koyun berber, keçi çerçidir, at server (Yani başkan). Gene inançlarımız arasında, kurdun dişini cepte taşıyana nazar değmez, uykusunda da sayıklamazmış. Bozkurdun gözü kurutulup, dövülüp, tozu göze sürülürse göz iyi görür ve ağrımazmış.Balık, arı, geyik, kedi, Muaviye>ye düşmanlık et-tikleri için Alevilerce makbul sayılırmış. Buraya kadar vermiş olduğumuz bilgi ve örneklere Türkmen ezgilerinin «Profan La Dini» yani Din dışı bölümü açıklanmış bulunmaktadır. Türkmen ezgileri yalnız din dışı değil, bir de dinle ilgili «Gizli Alevi Türkmen Müziği» vardır. Alevi Müziği; Türklerin İslamlıktan önceki din ve kültür izlerini taşıdığından, kadınlı- erkekli, sazlı sözlü-oyunlu eski Türk geleneklerini sürdürdüğünden, öz Türk gelenekleri, öz Türk sazı ve dilini yaşattıklarından dolayı özel bir değer taşırlar. Halen Tahtacı oymaklarında, eski din kalıntıları en canlı biçimde yaşamaktadır. Her nedense azınlıkta kalmaları ve küçümsenmelerinden dolayı kendi içlerine çekilmişler ve birbirlerine sımsıkı bağlanmışlardır. Bu nedenle en eski Türk Kültürü kalıntılarından örnekleri zamanımıza kadar taşıyıp getirmişlerdir. Özellikle güneyde, doğa konusunun ele alındığı dağ Türkmen aşiretlerinin barındığı görkemli Anadolu Halkı’nın gerçekten dağ olarak tanıdığı yüce Toroslardır. Güney Anadolu’yu kaplayan Toroslar’ın 2800 m. yükseklikteki BİN- BOĞA Dağı, 3700 m. yükseklikteki ALADAĞ, 3000m. yükseklikteki BULGAR ve BOZDOĞAN Dağları, Karacaoğlan ve Dadaloğlu>na esin kaynağı olmuşlardır.
Örneğin; Dadaloğlu;
Binboğa da, Koç Dağı’nı gözedir.
Geyik Ceran Lale Sümbül tazedir.
Ablak sığınları boyun uzadır.
Farız avcı ister sana Binboğa
Dumanlıdır Aladağ’ın alanı
Ortasında sarı çiçeksavranı
Yiğit durağı da arslan yatağı
Dilberlerin hep de böyle ola mı Karacaoğlan’dan;
Yeşil ördek sulanıyor gölekte
Altın küpe şavk veriyor kulakta
Şahin gibi yükseğinde uçarka
Leylek gibi engininden geçerke Dadaloğlu;
Yürü bre Bulgar Dağı Senden yüce dağ olmaz mı?
Seni yaylayan güzelin Al yanağı bal olmaz mı?
SİLİFKE YÖRESİNDEN Yayla yolları:
Yayla yollarında göç katar katar
Öğründen ayrılmış bir palaz öter
Bu ayrılık bana ölümden beter
Ağlaşalım ayrılığın günüdür Keklik:
Keklik olsam yuva yapsam
Ben de bağlara bağlara
Ben yârimi alsam kaçsam
Yüce dağlara dağlara Teli Turnam:
Aşağıdan selen selli turnalar
Ötme telli turnam gönlüm şen değil
Derdim birikene sen de beş etme
Ötme garip turnam gönlüm şen değil
Sonuç
Estetik, üslup ve ifade bakımından çok zengin bir niteliğe olan Türkmen ezgileri doğa ve hayvan sevgisine dayalı kültür ürünlerimizde önemli bir yere sahiptir. Türkmen ezgileri, halk yaşamının, halk ruhunun en içten ifadesidir. Bu kültür sadece Anadolu ile sınırlanamaz, bu kültürün ana kaynağı Orta Asya’dır. Bu kültürü anlamak için Orta Asya kaynaklarına kadar inmemiz gerekir. Orta Asya’dan Anadolu’ya intikal eden doğa ve hayvan sevgisi üzerinde «totemizm» ve «natürizm» kültürünün ilgisi yoktur. Halk hikâyelerimizde, masallarımızda, atasözlerimizde, destanlarımızda geçen doğa ve hayvan sevgisi tamamen semboliktir.
Bu haftaki yazımda kültürümüzde müziğin yerini sizlerle paylaştım. önümüzdeki haftalarda başka bir konuyla tekrar birlikte olmak dileği ile ;
HOŞÇAKALIN...
Doç. Dr. Sonat SEYHAN