deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler cardsthatgive.org virginiawinefestival.org/ deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler

21 Ekim 2024 - Pazartesi

TÜRK KÜLTÜRÜ BATMA YOLUNDA

Bu yazımızın amacı Türk kültürünün toplum yaşamındaki bozulmaları tartışmaktır. Tartışmaya başlamak için öncelikle sorunumuzun nedenlerini oluşturan kavramların bilinmesi gerekmektedir.

Yazar - Sonat Seyhan
Okuma Süresi: 8 dk.
Sonat Seyhan

Sonat Seyhan

- 05520688085
Google News

 

Bu yazımızın amacı Türk kültürünün toplum yaşamındaki bozulmaları tartışmaktır. Tartışmaya başlamak için öncelikle sorunumuzun nedenlerini oluşturan kavramların bilinmesi gerekmektedir. Türk ulusu yüzlerce değil binlerce yılların ardından bu yana kendi kültürüne sahip çıkan ve Orta Asya’dan beri bozulmadan gelen bir toplum olarak milli bir kültüre sahiptir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türklüğü şöyle tanımlamıştır; “Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarları ile sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu; Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.” Diye tanımlamıştır.

Anahtar Kelimeler: Türk, Kültür ve Sanat

Kafesoğlu’na göre Bugün ilim dünyasında, umumiyetle, “Türk” adının m.s. VI. yüzyıl ortasında Gök-Türkler tarafından kurulmuş olan devlet (552-744) ile ortaya çıktığı kabul olunmaktadır. Buna göre, “Türk” adı ilk olarak Çin yıllığı Çou- şu’da, Gök-Türk birliğini göstermek üzere, 542 yılında ve Batı Wei imparatoru T’ai-tsu tarafından Gök-Türk şefi Bumın’a elçi gönderilmesi münasebetiyle de 545 yılında görünmektedir.

Türk Dil Kurumu’nunsözlüğünde Fransızcadan geldiği belirtilen kültür kavramı şöyle tanımlanmaktadır “1. Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ilebunların yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın ve doğal toplumsal çevresineegemenliğin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin. 2. Bir topluma veya halktopluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü. 4. Bireyin kazandığı bilgi.” (Türk Dil Kurumu, 2005)

Türklerin sahip olduğu soy ve topluluk özellikleri ve bozkırın sunduğu hayat şartları, tarihleri boyunca süregelen mücadeleler ve ilişki kurulan yabancı kültür ve inanç sistemleri, yerleşilen her yeni toprağın getirdiği malzemeler ve coğrafi şartlar Türk Sanat ve Kültürünü belirli bir çerçeveye tutulamayacak kadar devingen ve zengin kılmıştır (Demirbulak, 2012, s: 1-1).Sanat bir insan işi, bir insan yaratması olarak, yine insanın kendini ifade etme yollarından biridir"(Mülayim. 1994, s:17). "insanların gördükleri, işittikleri, his ve tasavvur ettikleri olayları ve güzellikleri, insanlarda estetik bir heyecan uyandıracak şekilde ifade etmesidir" (Akdoğan, 2001, s. 214; Çam, 1994, s:12).

            Türk ulusu, yüzlerce değil; binlerce yılların ötesinden bu yana yoğurula gelen milli bir kültür sahibidir. Böyle koca bir ulusun yüksek dehasını ve yarattığı şaheserlerini bilgisiz ve yeterlilik sahibi olmayan ellerde bozdurmaya, yoz durmaya bilmem kaç yıl daha sabredeceğiz. Acaba umursamadığımız bu kültür değerlerimizin kökünden tamamen kazırsak Türk diye bir ulus kalır mı ortada ? Bu soruyu ince ince düşünmek gerekmez mi ?

Bilindiği üzere geçen dünya savaşında Avrupa haritasında milli sınırlar birbirine girmiş,kültürler birbirine karışmış kim ne ve nerede olduğunu yitirmiş, huzursuzluğun sonsuzluğunda boğulan şu milletteniz diyerek bir taraflara sığınan insanlar ne kadar bilimde, sanatta yükselebilirdi. İşte bu kısa örnek bize şunu gösteriyor ki, insanoğlu bu boşluğa düştü mü özüne sarılmaya çalışıyor, huzur içinde yaşamada maddi ve manevi milli kültürünü arıyor. Bundan dolayıdır ki, bir ulusun bünyesinde olması gereken milli benlik, seciye zevk, duygu ve düşünce dediğimiz unsurlar o ulusun aslını ortaya koyan faktörlerdir.

Bugün en azından “Folklor Festivali” düzenleyerek siyasi yatırım yapanlara, Folklor ekibi kurarak ticaret edenleri, bilmem nerenin türküsü diye kendi bestelediği türküyü radyolarımıza kadar ileri gidenleri söz konusu edelim.

En çok yapılan yanlışlıklardan Folklor terimi, Halk bilimi anlamına gelen bir bilim dalıdır. Kadrosunda çeşitli konular vardır. Yalnız halk oyunu ve müziği anlamına gelmez. İşte folkloru sadece oyun anlayanlar birde festival adı altında ne kadar muhteşem bir maharetmiş gibi halkı kandırıyorlar. Asıl amaç, folklor kelimesinin neleri kapsadığı değil, aksine samimi ve masum halkın gözünü boyamaktır. Bir yabancı Folklorcu bu durumu görse anlasa halimizi seyretse anca gülmekle kalır. Bu durumu düzeltmek için Folklor festivali değil “TÜRK HALK OYUNLARI ŞENLİĞİ” demek daha doğru olacaktır. Birde bu folklor festivali adı verilen bu gösterişçiliğe davetli olarak gelen birçok kıymetlerimiz, çekilen ziyafetlerden, iltifatlardan dört köşe olurlar. Asıl bu folklor festivali kandırıcıların yaptıkları iltifat sanki ihtiyaçları varmış gibi unuturlar gerçeği. Bunlarda yetmez gibi bir de değerli folklorcularımız jüri olarak yarışma düzenliyorlar. 1.lik, 2.lik ve 3.lük veriyorlar. Bu rezalete yeter artık demenin zamanı geçiyor. Halkın oyunu ne bir pehlivan güreşi ne de horoz dövüşüdür. Nereden çıkardılar bu icadı, atalarımız halk oyunu yarışması yapar mıydı ?eğer atalarımız, bu yarışmaların ilerde olacağını fark etselerdi bundan 2000 yıl önce halk oyunları yarışması yaparlardı. Yenilgiye uğrayan takımları düşünsenize eksiğimiz nedir diye yeni yeni Avrupai hareketler ekleyerek kıyafetlere ek yaparak nasıl iyi oluruz diye yamalar yaparak kültüre verilen zararı düşünebiliyor musunuz? İşte bu düşüncelerle mahalli gelenekler nasıl kayboluyor ve anlam nasıl yitiriliyor. Şunu söyleyebilirim ki çok yakın gelecekte yörenin oyunlarını ve kılık kıyafetleri tanınmaz hale gelecek.  Yörenin halkları bu şikayetleri çoktan yapmaktadır.

Folklorcu ülküdaşlar, bu sevdadan vazgeçirme çareleri arayalım. Halk oyunları o yörenin haysiyeti ve namusudur. Bunun 1.liği2.liği olmaz

Türkler, kırlarda çeşit çeşit biten kır çiçekleri gibi zengin bir kültüre sahiptir. Bu zengin kültürümüzü rencide etmeden bünyemizden uzaklaştırmamaya çalışarak bu kültürel mirası koruyup daha ileriye götürerek gelecek nesillere özüyle onlara bırakalım.

 

Kaynakça

Akdoğan, Bayram (2001) “Sanat, Sanatçı, Sanat Eseri ve Ahlak” Cilt:42, Sayı:1, DOI:

10.1501/Ilhfak_0000000533, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/756/9661.pdfAkdoğan, Bayram (2001) “Sanat, Sanatçı, Sanat Eseri ve Ahlak” Cilt:42, Sayı:1, DOI:

10.1501/Ilhfak_0000000533, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/756/9661.pdf

Çam, Nusret (1994) “İslam’da Sanat, Resim ve Mimari”, Ankara.

Demirbulak, Ayşegül (2012) “Erken Devir Türk Sanatının Kaynakları”, Marmara Sosyal Araştırmalar Dergisi, Sayı 3, Aralık, İstanbul, s: I-II

Mülayim, Selçuk (1994) Sanata Giriş, 2. baskı, Bilim Teknik yayınevi, İstanbul,

Resit Rahmeti Arat  için’den  ayrı basım, TTK., Ankara 1968] Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu Umumî Türk Tarihi Hakkında Tespitler, Görüşler, Mülâhazalar Ötüken yayınları

Türk Tarih Kurumuhttps://www.ttk.gov.tr/tarihveegitim/3756/ erişim Tarihi: I ocak 2020.

Türkçe sözlük. (2005). (10. Baskı) Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

 

 

 

 

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.