“Kul Hakkı: Hakkın En Ağırı”
Bir insan düşünün; ibadetlerini eksiksiz yerine getiriyor, sabah namazına kalkmakta hiç zorlanmıyor, Kur’an’ı ezbere biliyor… Ama bir gün, mahşer meydanında hesap verirken, elinde hiçbir sevabı kalmamış. Sebep mi? Bir tek şey: Kul hakkı.

Ramazan BÜLGEN
ramazanbulgen33@gmail.com -
Allah Teâlâ’nın affetmeyeceğini bildirdiği iki büyük hak vardır: Kendisine karşı işlenen şirk ve kullara karşı işlenen zulüm. Şirk, tevbe ile affolunabilir; ama kul hakkı, sahibinin rızası olmadan asla affedilmez. Çünkü kul hakkı, sadece Allah ile kul arasındaki mesele değildir; araya bir insanın gönlü, bir yetimin gözyaşı, bir mazlumun ahı girmiştir.
Günümüzde kul hakkı sadece başkasının malını çalmakla sınırlı sanılıyor. Oysa kul hakkı, komşunun uykusunu bölmekten trafikte haksızca önüne geçmeye, iş yerinde mesai arkadaşının emeğini yok saymaktan sosyal medyada birinin onurunu zedelemeye kadar uzanan çok geniş bir alandır. Hakkı yemek, bazen bir söz, bazen bir bakış, bazen de sessiz kalışla işlenir.
Hz. Peygamber ﷺ buyuruyor ki:
"Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir hak varsa, altın ve gümüşün bulunmadığı gün gelmeden önce helalleşsin. O gün, eğer iyiliği varsa, yaptığı zulüm ölçüsünde alınır ve hak sahibine verilir. İyiliği yoksa hak sahibinin günahlarından alınır ve ona yüklenir." (Buhârî, Mezâlim, 10)
Düşünelim; dünyada insanlar karşısında güçlü görünebiliriz, servetimiz olabilir, mevkiimiz yüksek olabilir. Ama mahşer günü terazide ağır gelecek olan, başkalarının gözyaşını dindirmiş olmak, kalplerini onarmak, kırmamış olmaktır.
Aslında kul hakkı meselesi, insanın kendisiyle imtihanıdır. İnsan, kendi nefsine karşı ne kadar merhametliyse, başkasının hakkına da o kadar saygılı olur. Çünkü bilir ki, başkasının hakkını çiğneyen, aslında kendi ahiretini çiğner.
Bir gün hepimiz, ömrümüzün hesabını vereceğiz. O gün, “Ben namazlarımı kıldım” demek yetmeyecek. Arkasından şu soru gelecek:
— Peki, kul hakkı defterin temiz mi?
O yüzden gelin, daha bugünden başlayalım. Hakkına girdiğimiz kim varsa helallik isteyelim, kimden hak aldıysak iade edelim. Bilerek ya da bilmeyerek incittiğimiz gönülleri onaralım. Çünkü kul hakkının hesabı, dünyada kapatılmazsa ahirette çok ağırdır.
Unutmayalım: Allah affeder, kul affetmedikçe kul hakkı affolunmaz.
Ve belki de cennete giden yol, kimsenin kalbini kırmadan yaşamaktan geçer.