İKLİM KRİZİ
İklim krizi kapımızda, hatta belki de eşiği çoktan geçtik. Doğal kaynaklarımız her geçen gün tükeniyor, dünyamız gittikçe yaşanamaz bir hale geliyor. İnsanoğlu olarak ekosistemimizi kirletiyor, geri dönüşü zor belki de mümkün olmayan felaketlere davetiye
Bengisu Yüksel
bengisuyuksel25@gmail.com -İlk olarak nüfus artışından bahsedebiliriz. Dünya nüfusu 8 milyara dayanmışken tüketim çılgınlığının en üst seviyelere ulaştığını biliyoruz. Tüketim bu kadar fazla olduğu için üretime olan ihtiyaç da artıyor. Her gün daha fazla üretim yapılıyor, üretim sürecinde daha fazla doğal kaynak tüketiyoruz. Ürettiğimiz ürünleri işleyen fabrikalardan havaya kirli gazlar saçıyor, ozon tabakasını mahvediyoruz. Bu kirli gazlar bize asit yağmuru olarak geri dönüyor fakat biz toprağımızı kirletmesine değil arabalarımıza verdiği zarara üzülüyoruz. Oysa biz toprağımızı gereksiz tarım ve böcek ilaçlarıyla yeterince kirletiyoruz ardından verimsizlikten yakınıyoruz. Nisan aylarında tarlalarımızı sürüyoruz ve topraktaki karbonu havaya salarak küresel ısınmaya en büyük katkılardan birini yapıyoruz. Sürülen toprağın yüzeyindeki gözle göremediğimiz binlerce minik yararlı ekosistemi de yok ediyoruz. Yediğimiz hamburgerlerdeki etleri elde etmek için havaya litrelerce metan gazı saçıyor ve dünyamızın giderek ısınmasına davetiye çıkarıyoruz.
İklim krizinden ve sonuçlarından hepimiz haberdarız, peki gittikçe yaklaşan insanlığın sonunu nasıl engelleyebiliriz? Belki de cevapları dışarda aramak yerine soruları önce kendimize yöneltmeliyiz…